Dijital veri merkezlerindeki ayak izi
Blog & Makaleler
Nesillerin ihtiyaçlarına uygun olarak mevcut olanın geliştirilmesi veya yeniden yorumlanması ilerlemenin bir parçasıdır. Peki, insanoğlu mevcut olanı neden yeniden yorumlar? Veya yorumlamalı mı? 1900’lü yıllarda birinci nesil kahve akımı, yani Nescafe ve Folgers gibi toz halinde suda çözülen kahve çekirdeği insanoğlunun ihtiyacını karşılarken, 1960’lı yılların sonlarında ikinci nesil kahve akımı sahne almak zorunda kaldı. İkinci nesil kahve akımı: Starbucks, Cafe Nero ve Costa gibi uçtan uca üretim bandı olan büyük oyuncuların espresso, latte ve cappuccino gibi yeni tatları ortalama 105 saniye gibi bir sürede servis etmesi olarak tanımlanabilir. Kahve çekirdeğinin yolculuğu milenyum çağında da devam etti ve üçüncü nesil kahve akımı olarak karşımıza çıktı. İçinde bulunduğumuz akım ikinci nesilden miras kalan hızı ve tatları, kahve hakkında derinlemesine bilgiyle birleştiren butik işletmelerin çağı olma yolunda hızla ilerliyor.
Damak tadınıza uygun olan akıma ait kahve seçimini yaptıysanız, son zamanlarda bilişim dünyasında tek nefeste telaffuz edilen Hyper-Converged Infrastructure System (hiperbütünleşik altyapı sistemleri) serüvenine geçebiliriz. Bundan sonraki bölümlerde her ne kadar uzun uzun “Traditional Infrastructure System”, “Converged Infrastructure System” veya “Hyper-Converged Infrastructure System” yazmak istesek de TIS, CIS ve HCIS olarak kısaltıp modaya uyabiliriz.
Dijital veri merkezi altyapı çözümlerinin atası olarak kabul edilen Traditional Infrastructure System: (geleneksel altyapı sistemi) farklı marka ve model ürünler seçilerek veri merkezlerinde silolar halinde alan kaplayan heterojen altyapı sistemleridir. Bu sistemler; veri depolama sistemi, ağ sistemi, sunucu ve yedekleme sistemi olarak en geniş çerçevede bir arada bulunabilirler. Bu mimaride en iyi şekilde yapılandırılmış fiziksel bir sunucu mail sunucusu görevini görürken, veri depolama sistemi bu mail sunucusunun veri tabanı görevini görmektedir. Günümüz dünyasında farklı marka ve model sistemlerin fiziksel optimizasyonunu sağlamak ve her uygulama için yapılandırmak iş sürekliliğinde karmaşıklığa neden olabilir.
Sanallaştırma teknolojisinin -one computer like many- yaygın kullanımı, kişi başına düşen dijital veri miktarındaki artış ve dijital veriye anında erişim isteği ikinci nesile Converged Infrastructure System- geçiş sürecini hızlandırmıştır. CIS’ e geçişteki nedenlerden biri de fiziksel değişkenleri en aza indirgeyerek bilişim teknolojileri alanında çalışanların üretkenliğini ve uzmanlığını arttırmaktır. Bu ve benzer hedefler doğrultusunda sistem üreticileri bir araya gelerek uçtan uca test edilmiş kutu çözümler -turnkey- geliştirmişlerdir. Buradan hareketle sistem üreticileri bir silo -48U’luk sistem kabini içerisinde depolama sistemi, ağ sistemi, sunucu, sanallaştırma yazılımı ve verinin korunması için gerekli olan teknolojiyi bir arada içeren homojen yapılar sundular. İkinci nesil bizlere veri merkezlerinde daha az ayak izi, daha az sorun ve daha fazla çalışan üretkenliği olarak geri döndü. CIS üzerinde meydana gelecek her türlü sorunda veya CIS üzerindeki teknoloji güncellemesinde muhatap olunan sistem tedarikçi paydaş sayısının bir olması çağrı yönetim kolaylığını da beraberinde getirdi.
Kişi başına düşen dijital veri miktarındaki artışı karşılamak için önde gelen disk üreticileri farklı kapasite ve özellikteki diskleri kullanıma sunmuştur. Günümüzde bir adet fiziksel disk için söylenen “15TB kapasiteli SSD” cümlesi olağan olarak karşılanmaktadır. Disk kapasite/performans orantısındaki doğru orantılı artış, CIS tecrübesiyle harmanlanınca ortaya içinde bulunduğumuz Hyper-Converged Infrastructure System dünyası çıka geldi. HCIS dijital veriye erişimi 48U’luk sistem kabininden 2U’luk sunucu boyutuna çekerek veri merkezlerindeki ayak izini daha da azaltmanın kapısını araladı. Şimdi bu kapıdan içeri girip HCIS daha yakından tanımaya çalışalım.
HCIS teknik özelliklerine geçmeden önce 2016 yılında Andrew Butler, Philip Dawson, Julia Palmer, George J. Weiss ve Kiyomi Yamada tarafından yayımlanan Magic Quadrant for Integrated Systems raporunu incelemenizi öneririz.
HCIS mimarisi genelde 2U4N -2U4Node- olarak tanımlanmaktadır yani 2U boyutundaki bir cihaz içerisinde 4 adet sunucu. Üreticilerin ortalamalarını aldığımızda maksimum 1.5TB memory, 32 Cores işlemci gücü, 12 adet network portu ve kullanıma hazır 50TB net veri depolama alanını bir cihaz içerisine sığdırabilir siniz. Bu fiziksel altyapıyı hypervisor katmanındaki yazılım tabanlı teknolojilerle birleştirince scale out -yatayda kesintisiz büyüme- özelliği de eklenmektedir. Scale-out mimaride “50TB veri depolama alanını büyütme” aynı zamanda işlemci gücü, memory kapasitesi ve network portları gibi diğer bileşenlerin de büyümesini sağlamak anlamına gelir. HCIS arası anlık veri transferi sayesinde sanallaştırılmış iş yüklerinin kolayca yedeklenmesi veya yedekten dönülmesi gibi işlemler de yönetilebilir olmuştur. Daha detaylı bilgi almak isterseniz https://www.youtube.com adresinde girip, arama bölümüne “Hyper-Converged Infrastructure” yazmanızı tavsiye ederiz.
HCIS cihazlarını incelediğinizde; kesintisiz, uyumluluğu test edilmiş scale-out büyüme, tek merkezden yönetim, homojen ve heterojen disk tiplerini bir arada kümeleme, sanallaştırılmış iş yüklerini -bulut hizmeti, sanal masaüstü altyapısı gibi- adresleme, felaket kurtarımı senaryolarında hızlı ve güvenilir çözüm sunma gibi katma değerler sağlayacağını görebilir siniz. 2011 yılı itibarıyla HCIS cihazlarındaki marka ve model ürün gamının genişlemesi, cihazların fiyatlarının da makul seviyelere gelmesine neden olmuştur.
TIS ve CIS tecrübesi üzerine konumlandıracağınız HCIS kısa vadede çalışan üretkenliği, performans artışı, dijital veri merkezi maliyetinde azalmayla birlikte daha az ayak izini de beraberinde getirecektir. HCIS cihazlarının size sadece fiziksel kaynak sağladığını -simple and smart- unutmamak gerekir bu nedenle HCIS cihazlarının kabiliyetleri üzerinde konumlandırdığınız sanallaştırma teknolojisi yazılımının kabiliyeti kadardır. Sanallaştırma teknolojisi yazılımını -hypervisor layer- tedarikçinizden temin edebileceğiniz gibi ayrıca da satın alabilir siniz.
TIS veya CIS ortamınızda bulunan sanallaştırılmış iş yükünün mevcut kapasite ve performans durumunu adresleyebilir durumdaysanız HCIS geçmek, mevcut durumunuzu yeniden yorumlamanıza neden olacaktır. Peki, insanoğlu mevcut olanı neden yeniden yorumlar? Veya yorumlamalı mı? 2024 yılında dijital veri merkezlerinin %68.2 oranında HCIS’ lere ev sahipliği yapacağını göz önünde bulunduracak olursak yorumu sizlere bırakıyoruz.
Kadir Can Ayhan