Connect with us

umut sarıkaya ve nostaljinin travması

Genel Bilgi ve Haberler

blank

Yayınlama

-

Umut Sarıkaya’nın karikatürlerini Penguen ve sonrasında Uykusuz yıllarında izledim. Sarıkaya bir süredir tek kalem takılıyor. Neredeyse tamamını tek başına yazıp çizdiği üç aylık N’aber adında bir dergi çıkarıyor(du). Derginin her sayısı için ortaya koyduğu emek benim ölçümle 250-300 sayfalık bir romanı tamamlamaya eşdeğer… Tam zamanlı olarak bununla uğraşıyor olsa bile insanın böyle bir odaklanma ve süreklilik sağlamak için normal olmaması gerekiyor. Zaten çizdiklerine bakılırsa Umut Sarıkaya “normal” değil… Üstelik bu normal olmama hali tam olarak norm’un kendisiyle sımsıkı kurulmuş bağlarla, adeta normal olana yapışıp onu emerek tüketmekle tanımlanabilecek bir şey…

Birçok mizahçı gibi Sarıkaya’nın da kendine özgü bir formülü ve bu formülün uygulanması için başvurduğu kısıtlı ve oldukça tanıdık bir malzeme kaynağı var. Nostalji ve gündelik yaşamın süfli kaygıları. Gerçi nostalji günümüz mizah ve edebiyatının artık dibini kazımacasına istismar ettiği bir alan, 80’lerde 70’lerde nihayet 2000’lerde çocuk olmak gibi konular defalarca işlendi. Dönem romanının yerine anlatıcı arşivler oluşturmaya yönelenler oldu. Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi bu işin doruğudur sanırım, hatta Mahir Ünsal Eriş, Barış Bıçakçı ya da Barış Balcıoğlu gibi görece genç yazarlarda bile nostaljinin ne denli iştah açıcı bir alan olduğu görülebilir.

Bu ilginin nereden kaynaklandığı ayrı mesele, herhalde zamanın geçişi karşısında ağır kalan bir milletiz, bir türlü çocukluğumuzdan kurtulamıyoruz. Ya da kim bilir, belki de günümüz entelektüelinin siyasi adaletin çöktüğü bir dönemde kendini doğrulamak için çocukluktan başka sığınağı kalmadığından böyle oluyor. Gündelik süfli kaygıların mizah alanında işlenmesinin ise çok daha eski, belki Leman’ın ilk yıllarına kadar uzanan bir geçmişi var. 90’lı yılların bütününü dolduran “tespit” mizahını anımsayalım, Kıllanan Adam’ı, Zıçan Adam’ı, Tilbe’yi… Cem Yılmaz bu çanağı dibine kadar  sıyırarak bir servet yaptı. Hâliyle Umut Sarıkaya’nın, aslında meslektaşlarının da çoğunun beslendiği bu şapkaya elini sokması şaşırtıcı değil.

“Herkes kendini kurtarır olan sana olur”

Ancak şapkadan çıkardığı şey kesinlikle bambaşka… İlk bakışta Sarıkaya da bu malzemeden aynı naif, sevecen, sempatik, kısacası bir antikacının vitrinine koymaya uygun şeyleri yaratıyor diye düşünebiliriz. Oysa Sarıkaya, seçimlerindeki travmatik izlerle ötekilerden ayrılıyor.  Sarıkaya’nın en sempatik karikatürlerinden birini hayal edelim. Che Guevera,  devrimci arkadaşlarıyla yolda, ama düşüncelere dalmış. Düşünme balonunda başı örtülü bir kadın var. Sarıkaya’nın sıkça yineleyeceği, saklama kabı fetişisti “Kadın Anam” bu. Kadın Anam, Che’ye şu öğüdü veriyor: “Herkes kendini kurtarır, olan yine sana olur.” Güldüğümüz ama üstünde pek kafa yormadığımız bir karikatürdür bu. Sarıkaya, nostalji kovasına elini sokmuş, ama herhalde omzuna kadar daldırmış olmalı ki, şirin bir nesne yerine bir tarih cümlesiyle çıkmıştır: “Herkes kendini kurtarır, olan yine sana olur.”

blank

Alelâde görünen ve belki de bizim kuşağın çocuklarına defalarca söylenen bu cümle 12 Eylül’ün öncesinin ve sonrasının karanlığını eşit derecede görmüş, kente tutunmuş ama kentlileşememiş orta-alt sınıfın çocuklarına defalarca yinelediği bir hayatta kalma parolasıdır. Politik olarak felç olmanın hayatta kalma stratejisine dönüştüğü yılların travmatik nostaljisi Che Guevera’nın simgeleşmiş ama yozlaştırılmış devrimciliğinin resmine çakılmıştır üstelik. Sarıkaya, bu formülü, nostaljinin sevecenliğine sığınarak acımasızca uygular. Bakunin, Marx, Kafka… Hepsi bu değer yıkımının kurbanları olur. Sarıkaya, keskin ve kararlı bir nihilisttir. Yıkıcı olmaktan kaçınmaz. Uzlaşmaz ve hakiki bir mizahçı olarak oklarını herkese ve her kesime yöneltir. Sarıkaya’nın dünyasında Che Guevera’nın klişeleşmiş imajına tutunmakla anne sözü dinleyip konformizme çekilmek arasında bir fark yoktur.

Nostaljinin ve gündelik kaygıların başka mizahçılarda nasıl işlediğini gözlemleyerek Sarıkaya’nın gidiş yolunu belki daha kolay ayırabiliriz. Uykusuz’da, “Sandık İçi” köşesini çizen Ersin Karabulut’un malzemesi de büyük ölçüde nostaljiydi. Karabulut, dönemin edebiyatına daha yakın bir iş çıkarıyordu. Çocuklukla yetişkinlik çağları arasındaki anlayış farklarını ortaya koyarak bir çeşit olgunlaşma anlatısı oluşturuyordu. Bildungsroman’ın karikatürdeki karşılığı üç aşağı beş yukarı böyle bir şey olabilirdi belki, öte yandan Karabulut’un çizgi-dizisindeki persona eleştirel olmak için fazlasıyla naifti ve geçmişte kalan “tespit” mizahçılığının uzlaşmış bir varyasyonunu üretiyordu. Yiğit Özgür de çizgileştirilmiş deli fıkraları ve kelime oyunları yaratarak ün kazanmış bir mizahçı. Belki bu isimlere Özer Aydoğan’ı da tarih klişelerine olan merakı nedeniyle dahil edebiliriz. Bu çizerlerin hepsi kendi mizah modelleri içinde bir başarı düzeyini temsil eder, ancak nostaljide ve gündelik yaşam kaygılarında büyük ölçüde yöneldikleri şey klişelerdir. Sarıkaya da klişelerden sıklıkla yararlanır, yine de bunları işleme biçiminde travmaya dokunan bir nokta vardır.

80’lerde çocuk olmak ve “Ağlama Melis!”

Sözgelimi Sarıkaya için nostaljik merak sıkça işlenen bir alay konusudur. “80’li yıllar partisi” izleğinde diyebileceğimiz birkaç karikatürü vardır. Hepsinde bu nostaljinin yöneldiği dünyayı boşa çıkaran, nostaljik tutuma sarılan bireyi de hafife alan bir incelik vardır. Farkı berraklaştırmak için belki nostaljinin karşısında travma kavramını biraz deşmek yerinde olacak: Travma, bir anıyı unutulmaz kılan acılı bir deneyimden fazlasıdır. Travmadan sonra, sadece beyninize bir klişenin çivisi çakılmış olmaz, travma bütün bir düşünce biçiminizi etkiler.

blank

Yiğit Özgür’ün “amatör olarak dinle ilgilenmek” ya da “hafifletici sepetler” esprileri müthiştir, yine de bunlar travmanın içinden yaratılmış gibi görünmezler. Özgür, sağlıklı bir mesafeden gördüklerini mizahlaştırmıştır. Sarıkaya’nın karikatürlerinin öne çıkanlarında ise sonuca kavuşmamış bir çatışma açıkça görülür. “Ağlama Melis”esprisini anımsayalım örneğin, bir kuşağın gençleri arasında kopuşu daha keskin ne gösterebilir? Günümüzün siyasi karşıtlıklarının da halka yansıyan bir tablosu değil mi bu? Sarıkaya’nın “nurcu abiler” için çizdiği kolormatik gözlükler ya da ANAPlı bir arkadaşından gördüğü iyiliği unutamayan Bakunin’in gözyaşları devrimin artık bir ihtimal olmayışına gülüp geçmekten başka nedir?

Umut Sarıkaya’nın mizahından sonra nostaljinin bir banal edebiyat kaynağı olarak kuruyup gitmesini beklerdim. Belki de gelecekte Sarıkaya da bir nostalji sanatçısı olarak anımsanacak ve bu yazıdaki görüşlerim de yaygın yüzeyselliğin ağırlığı içinde sönüp kaybolacak. Sarıkaya’nın çizdiği, Faulkner’ın meşhur sözüne atıfla, geçemeyen geçmiştir. Sarıkaya’nın çemçük ağızlı karakterleri de anımsamayı coşturur, çalışkan ve eleştirili bir anımsamayı. Nostaljinin mayhoş ışıklı bürosuna uğramadan geçmişe dönüp bakmanın bir yolunu ortaya çıkarır. Bu aynı zamanda edebiyatçılara ve edebiyat eleştirmenlerine de tutulmuş bir ışıktır. Aynaya bakarken “geçmişimi s.kiyim” diyebilmeyi ister.

Kaynak: edebiyathaber.net

Senin reaksiyonun hangisi?
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0

Devamını oku

Blog

blank
Blog & Makaleler1 gün

Raspberry Pi, Ev Yapımı Tabletler İçin Portre Formatında 7″ Dokunmatik Ekranını Tanıttı

Raspberry Pi, Ev Yapımı Tabletler İçin Portre Formatında 7″ Dokunmatik Ekranını Tanıttı Ev yapımı tablet tasarımlarına ve çeşitli etkileşimli insan-makine...

blank
Blog & Makaleler6 gün

Rusya’dan Google’a Tarihi Ceza: 20 Desilyon Dolarlık Astronomik Yaptırım!

Rusya’dan Google’a Tarihi Ceza: 20 Desilyon Dolarlık Astronomik Yaptırım! Rus kanallarını kapatan Google, Rusya mahkemelerinden tarihin en büyük para cezasını...

blank
Blog & Makaleler1 hafta

Cumhuriyetimizin 101. Yılında Teknoloji ve Yenilikle Aydınlık Bir Geleceğe

Cumhuriyetimizin 101. Yılında Teknoloji ve Yenilikle Aydınlık Bir Geleceğe Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yılını kutlarken, Cumhuriyetimizin modern ve bağımsız...

blank
Blog & Makaleler2 hafta

Türkiye’de Çocukların Yüzde 98’i Düzenli Cep Telefonu Kullanıcısı

TÜİK araştırma sonuçlarına göre, düzenli cep telefonu ya da akıllı telefon kullanan çocukların oranı yüzde 98,2 olarak kayıtlara geçti ve...

blank
Blog & Makaleler2 hafta

TUSAŞ’a Yönelik Hain Terör Saldırısını Kınıyoruz

TUSAŞ’a Yönelik Hain Terör Saldırısını Kınıyoruz: Yerli ve Milli Teknoloji Yolunda Engellemeye Çalışanlara Karşı Birlikteyiz TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay...

blank
Blog & Makaleler2 hafta

Kalabalık Şehirlerde Yaşayanlar Neden Daha Yavaş Bir Hayat Yaşıyor?

Kalabalık Şehirlerde Yaşayanlar Neden Daha Yavaş Bir Hayat Yaşıyor? Büyük şehirlerdeki hayatın ne kadar hızlı aktığını düşündüğümüzde, metropollerde yaşayan insanların...

blank
Blog & Makaleler3 hafta

Dünya Krize Sürüklenirken: Küresel Savaş Korkusu ve Bize Düşenler

Dünya Krize Sürüklenirken: Küresel Savaş Korkusu ve Bize Düşenler Ortadoğu’daki çatışmaların derinleşmesi ve uluslararası ticaret dengelerinin Çin’in etkisi altında şekillenmesi,...

Galeri

blank
Blog & Makaleler8 ay

Teknoloji ve Bilimin Dönüm Noktaları: 6 Mart’ın Anlamı

Teknoloji ve Bilimin Dönüm Noktaları: 6 Mart’ın Anlamı Teknoloji ve bilim, insanlığın ilerlemesinde ve gelişiminde kritik bir rol oynamaktadır. Her...

blank
Teknoloji Galerileri10 ay

Bakan Uraloğlu: 3. Çeyrek Raporu Sonuçlarını Açıkladı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2023 yılı 3’üncü çeyreği rakamlarını açıkladı. Bakan Uraloğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından...

blank
Blog & Makaleler11 ay

Evrenin İlk Elementi: Big Bang’den Başlangıç Noktasına Yolculuk

Evrenin İlk Elementi: Big Bang’den Başlangıç Noktasına Yolculuk Evren, 13,8 milyar yıl önce, son derece yoğun ve sıcak bir durumdan...

blank
Bilişim Haberleri11 ay

SİNEMADA YAPAY ZEKA

Sinemada yapay zeka, birçok farklı şekilde kullanılabilir ve hikaye anlatımına, karakter gelişimine, görsel efektlere ve genel film yapımına önemli katkılarda...

blank
Blog & Makaleler11 ay

Möbius Şeridi: Geometrinin Harikası

Möbius Şeridi: Geometrinin Harikası Matematik ve geometri, doğanın düzenini anlama ve modelleme konusunda insanlığın en güçlü araçlarından biridir. Bu disiplinler,...

blank
Teknoloji Galerileri1 sene

Saatte 100 Km Hız Yapan Airscooter!

Yumurta şeklindeki kişisel uçan araba ‘Airscooter’ gökyüzünde saatte 100 km hızla uçabiliyor.   Yumurta Şeklindeki Uçan Araba: Airscooter Jetpack üzerinde...

blank
Teknoloji Galerileri2 sene

Uzun Pozlama Nedir ve Nasıl Uygulanır

Uzun pozlama, yetersiz ışık olan ortamda, nesnenin ya da konunun oluşturduğu hareket hissini fotoğrafta dondurmaktır. Diyafram, enstantane ve ISO ayarı...

Etiket Bulutu

Kategoriler

Trending