KOBİ’lerin Yaptığı 7 Bulut Güvenliği Hatası
Siber Güvenlik Haberleri
Bulut bilişim, günümüzün dijital ortamının önemli bir bileşeni. BT altyapısı, platformları ve yazılımları günümüzde bir hizmet olarak sunuluyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelere daha çok hitap eden çözümler riskleri de beraberinde getiriyor. Siber güvenlik şirketi ESET, KOBİ’lerin yaptığı en önemli yedi bulut güvenliği hatasını belirledi, doğru bulut güvenliğine ilişkin yapılması gerekenleri sıraladı.
Bulut çözümleri KOBİ’lere daha büyük rakiplerle oyun alanını eşitlemek için fırsatlar sunuyor. Daha fazla iş çevikliği ve gelir gider dengesini bozmadan hızlı ölçeklendirme sağlıyor. Yapılan araştırmalar küresel ölçekte KOBİ’lerin yüzde 53’ünün bulut için yıllık 1,2 milyon doların üzerinde harcama yaptıklarını ortaya koyuyor. Ancak dijital dönüşüm riskleri de beraberinde getiriyor. KOBİ’ler tarafından belirtilen ikinci ve üçüncü en önemli bulut zorlukları güvenlik (%72) ve uyumluluk (%71) olarak görünüyor. Bu zorlukların üstesinden gelmenin ilk adımı, küçük işletmelerin bulut dağıtımlarında yaptıkları ana hataları anlamaktır.
KOBİ’lerin yaptığı en önemli hatalar
En büyük ve en iyi kaynaklara sahip işletmeler bile bazen güvenlikle ilgili temel konuları atlıyor. Bu kör noktaları ortadan kaldırarak, kuruluşunuz potansiyel olarak ciddi finansal veya itibar riskine maruz kalmadan bulut kullanımını optimize etme yolunda büyük adımlar atabilir.
Çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanmamak: Statik parolalar doğası gereği güvensizdir ve her işletme sağlam bir parola oluşturma politikasına bağlı kalmaz. Parolalar kimlik avı, kaba kuvvet yöntemleri veya basitçe tahmin gibi çeşitli yollarla çalınabilir. Bu nedenle MFA, saldırganların kullanıcılarınızın SaaS, IaaS veya PaaS hesap uygulamalarına erişmesini çok daha zor hale getirecek ve böylece fidye yazılımı, veri hırsızlığı ve diğer olası sonuç risklerini azaltacaktır. Diğer bir seçenek de mümkünse parolasız kimlik doğrulama gibi alternatif kimlik doğrulama yöntemlerine geçmektir.
Bulut sağlayıcısına (CSP) çok fazla güvenmek: Birçok BT lideri buluta yatırım yapmanın her şeyi güvenilir bir üçüncü tarafa yaptırmak anlamına geldiğine inanıyor. Bu sadece kısmen doğrudur. Bulutun güvenliğini sağlamak için CSP ve müşteri arasında paylaşılan bir sorumluluk modeli vardır. Nelere dikkat etmeniz gerektiği bulut hizmetinin türüne (SaaS, IaaS veya PaaS) ve CSP’ye bağlı olacaktır. Sorumluluğun çoğu sağlayıcıda olsa bile ek üçüncü taraf kontrollerine yatırım yapmak işe yarayabilir.
Başarısız yedekleme: Bulut sağlayıcınızın (örneğin dosya paylaşma, depolama hizmetleri için) arkanızda olduğunu varsaymayın. Her zaman en kötü senaryo için plan yapmak faydalı olacaktır; bu senaryo büyük olasılıkla bir sistem arızası ya da siber saldırıdır. Kuruluşunuzu etkileyecek olan yalnızca veri kaybı değil, aynı zamanda bir olayın ardından gelebilecek kesinti süresi ve üretkenlik darbesidir.
Düzenli yama yapmamak: Yama yapmazsanız bulut sistemlerinizi güvenlik açığı istismarına maruz bırakmış olursunuz. Bu da kötü amaçlı yazılım bulaşmasına, veri ihlallerine ve daha fazlasına neden olabilir. Yama yönetimi, şirket içinde olduğu kadar bulutta da geçerli olan temel bir en iyi güvenlik uygulamasıdır.
Yanlış bulut yapılandırması: Bulut sağlayıcıları yenilikçi bir gruptur. Ancak müşteri geri bildirimlerine yanıt olarak sundukları çok sayıda yeni özellik ve yetenek, birçok KOBİ için inanılmaz derecede karmaşık bir bulut ortamı yaratabilir. Bu da hangi yapılandırmanın en güvenli olduğunu bilmeyi çok daha zor hale getirir. Yaygın hatalar arasında bulut depolamayı herhangi bir üçüncü tarafın erişebileceği şekilde yapılandırmak ve açık portları engellememek yer alıyor.
Bulut trafiğinin izlenmemesi: Günümüzde bulut ortamınızın ihlal edilmesinin “eğer” değil “ne zaman” gerçekleşeceğinin önemli olduğu yaygın bir görüştür. Bu durum, işaretleri erkenden tespit etmek ve bir saldırıyı kurumu etkileme şansı bulmadan önce kontrol altına almak için hızlı tespit ve müdahaleyi kritik hale getirmektedir. Bu da sürekli izlemeyi bir zorunluluk haline getirir.
Kurumsal verileri şifrelemede başarısız olmak: Hiçbir ortam yüzde 100 ihlal edilemez değildir. Peki kötü niyetli bir taraf en hassas dahili verilerinize veya yüksek düzeyde düzenlenmiş çalışan veya müşteri kişisel bilgilerinize ulaşmayı başarırsa ne olur? Verilerinizi olduğu yerde ve aktarım sırasında şifreleyerek, ele geçirildiklerinde bile kullanılamayacağından emin olursunuz.
Doğru bulut güvenliği
Bulut güvenliği risklerinin üstesinden gelmenin ilk adımı, sorumluluklarınızın nerede olduğunu ve hangi alanların bulut sağlayıcıları (CSP) tarafından ele alınacağını anlamaktır. Ardından CSP’nin buluta özgü güvenlik kontrollerine güvenip güvenmediğinize veya bunları ek üçüncü taraf ürünlerle geliştirmek isteyip istemediğinize karar vermeniz gerekir. Aşağıdaki maddeleri göz önünde bulundurun:
- Dünyanın önde gelen bulut sağlayıcıları tarafından sunulan bulut hizmetlerinde yerleşik olarak bulunan güvenlik özelliklerine ek olarak e-posta, depolama ve iş birliği uygulamalarınız için bulut güvenliğinizi ve korumanızı geliştirmek üzere üçüncü taraf güvenlik çözümlerine yatırım yapın.
- Hızlı olay müdahalesi ve ihlalin kontrol altına alınması veya iyileştirilmesi için genişletilmiş, yönetilen tespit ve müdahale (XDR/MDR) araçları ekleyin.
- Güçlü varlık yönetimi üzerine inşa edilmiş sürekli risk tabanlı bir yama programı geliştirin ve uygulayın (yani, hangi bulut varlıklarına sahip olduğunuzu bilin ve ardından bunların her zaman güncel olmasını sağlayın)
- Kötü niyetli kişilerin eline geçse bile korunmasını sağlamak için bekleyen (veri tabanı düzeyinde) ve aktarılan verileri şifreleyin. Bu aynı zamanda etkili ve sürekli veri keşfi ve sınıflandırması gerektirecektir.
- Net bir erişim kontrol politikası tanımlayın; güçlü parolalar, MFA, en az ayrıcalık ilkeleri ve belirli IP’ler için IP tabanlı kısıtlamalar/izin listeleri zorunlu kılın.
- Ağ segmentasyonu ve diğer kontrollerin yanı sıra yukarıdaki unsurların çoğunu (MFA, XDR, şifreleme) içerecek bir Sıfır Güven yaklaşımını benimsemeyi düşünün