ANDREY TARKOVSKİ’NİN POLAROİD FOTOĞRAFLARI
Teknoloji Galerileri
Rus yönetmen Andrey Tarkovski, bugüne kadar çoğunlukla Sergey Eisenstein’dan sonra Sovyetler’in en ünlü yönetmeni ve tüm zamanların en büyük sinema sanatçısı olarak gösterildi. Ivan’ın Çocukluğu (1962), Andrey Rublev (1965) ve Solaris (1972) gibi ödüllü filmlerin yer aldığı filmografisiyle sinema tarihinin en çok övgü toplayan yönetmenlerinden biri oldu. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan Ödülü’nü, Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü ile Jüri Özel Ödülü’nü kazandı. Ölümünün ardından, 1990 yılında da “sinema sanatına olağanüstü katkısı” nedeniyle Sovyetler Birliği’nin en büyük devlet nişanı olan Lenin Ödülü’ne layık görüldü.
Tarkovski’nin son filmini tamamlamasına katkıda bulunan sinema tarihinin efsanelerinden Ingmar Bergman ise yönetmeni şöyle tanımlıyordu: “Hayatın bir yansıma ve bir rüya olarak ibaret olarak betimleyen filmin doğasına uygun yepyeni bir dil icat eden Tarkovski benim için en büyük yönetmendir.”
Sinema dünyasında Andrey Tarkovski’ye duyulan hürmet, yönetmenin 1986’da akciğer kanserinin neden olduğu erken ölümünden bu yana hiç azalmadı. Tarkovski’nin bizzat çektiği polaroid fotoğrafların bulunması bu nedenle heyecan verici bir gelişme olarak karşılandı. Bu fotoğraflar 1979-1984 yılları arasında, yönetmenin Sovyetler Birliği’ndeki son aylarında ve İtalya’da Stalker filmi için araştırmalar yaptığı sırada çekildi.
Yönetmenin polaroid fotoğrafları da, tıpkı filmlerinde olduğu gibi, doğaya ve bireylere odaklanıyor. Tarkovski, sinema estetiği üzerine kaleme aldığı Mühürlenmiş Zaman adlı kitabında “imge, hakikatin suretidir” diyordu, “körlüğümüzden aman bulup ufacık bir parıltısını yakalayabildiğimiz hakikatin sureti.” Yönetmenin görevini ise “hayatı tüm hareketleri, çelişkileri, dinamikleri ve çekişmeleriyle yeniden yaratmaktır” diye ilan etmişti. “Gördüğü gerçekliğin her zerresini açığa çıkarmak” yönetmenin yegâne ödeviydi.
Yönetmenin kişisel dünyasına ait bu polaroid fotoğraflarda köpeği, çocukları, penceresinden gördükleri yer alıyor. Bize de rüyaları gerçeğe dönüştüren, modern teknolojinin tüm gösterişli iddialarına rağmen hayal ve gerçeklik âlemlerinin asla birbirine karşılık gelmediği bu gösterişsiz ve çekici kavrayış karşısında büyülenmekten başka çare kalmıyor.
Kaynak: AnOther Mag