Karaciğer Yağlanmasına Dikkat!
Genel Bilgi ve Haberler
Günümüzde her dört kişiden birinde görülen ve çoğunlukla son evrelerine kadar belirti vermeyen karaciğer yağlanması ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Yağlı karaciğer hastalığından korunmak için yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli aktiviteyi yaşam tarzı haline getirmek gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık her 4 kişiden 1’inde görülen yağlı karaciğer hastalığı son evrelere kadar belirti vermeyebiliyor. Bazı ilaç ve özellikle hepatit C gibi karaciğer hastalıkları da karaciğer yağlanmasına yol açabiliyor.
Karaciğer, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında önemli rol oynar. Aşırı enerji alımı söz konusu olduğunda karaciğer besin öğelerini yağ olarak depo eder. Eğer yağlı karaciğer hücreleri, karaciğerin yüzde 5’ini aşarsa bu basit yağlanma olarak tanımlanır. Bazı hastalarda yağ birikimi herhangi bir soruna yol açmazken bazı hastalarda karaciğere zarar verebilir ve karaciğerde fibroz olarak adlandırılan yara dokusu oluşabilir. Fibroz karaciğerde yayılmaya başlarsa siroz ve karaciğer kanserine de yol açabilir.
Özellikle fazla kilolu bireyler, insülin direnci olan veya kan kolesterol düzeyi yüksek olan bireyler, şeker hastaları risk grubu olarak sayılabilir. Yanlış beslenme alışkanlıkları ve yetersiz fiziksel aktivite ise temel nedenleri arasında gösterilebilir. Hastalık son evrelerine dek genellikle hiçbir belirti vermeyebilir. Nadiren halsizlik, iyi hissetmeme, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk veya hafif bir ağrıya yol açabilir. Ancak bu belirtiler başka birçok hastalığın belirtisi de olabilir. Karaciğer yağlanması bu nedenle sinsi bir hastalık olarak da tanımlanır.
Fazla kilo, şeker veya yüksek tansiyon hastalığı veya uyku apnesi gibi bir hastalık öykünüz varsa, karaciğer yağlanmasının değerlendirilmesi için hekiminize danışabilirsiniz. Karın bölgesi ultrasonu, MR/MRE ve kan testleri, yağlı karaciğerin teşhisinde yaygın olarak kullanılır. Ancak gerekli görüldüğü durumlarda güvenilir bir yöntem olduğu için karaciğer biyopsisi de yapılabilir. Karaciğerde fibrozis oluşup oluşmadığını, oluştuysa hasarın ne ölçüde olduğunu değerlendirmek için ultrasonografik inceleme ve ölçüm yöntemi olan Fibroscan’e de başvurulabilir.
Beslenme tedavisi ve aktif yaşam tarzı, yağlı karaciğer hastalığının önlenmesinde ve tedavisinde esastır. Fazla kilolu olan hastalar ideal ağırlıklarına ulaşırken, kilo kaybının kademeli olmasına da dikkat edilmelidir çünkü vücut ağırlığındaki hızlı değişimler karaciğer yağlanmasını ve hasarını artırabilir.