Erich Lessing – Ankara, 1952 “Seni boydan boya sevmişim, Ta Kars’a kadar Edirne’den. Toprağını, taşını, dağlarını Fırsat buldukça övmüşüm. Sen vatanımsın, ekmeğimsin Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca… Zonguldak’ta 63 numara Nazlı sahiller Akdeniz’de. Sevdasın ciğerlerimde parça parça Yarı kalmış dileğimsin…” (Turgut Uyar – Türkiyem)
René Burri – İstanbul, 1957 “Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden, teper ha babam teper paralanmaz teper taşlı yolları. Bir vapur geçer Varna önünden, uy Karadeniz’in gümüş telleri, bir vapur geçer Boğaz’a doğru. Nazım usulcacık okşar vapuru, yanar elleri..” (Nazım Hikmet – Vapur, 27 Mayıs 1957)
Ferdinando Scianna – İstanbul, 1969 “Dokunsam, okşasam eski eski şeyleri Arduvazdan bir damı, revaklı ahşap evleri Sabahsa, bir uzun boyunlu haziransa kent Kent bir uzun boyunlu haziransa Aşklar da kayıpdaysa ne yer, ne içer şimdi.” (Edip Cansever – Gökanlam)
Nikos Economopoulos – Konya, 1988 “Küf yeşili Anadolu’m ayaklar altında Tüm yalanlara açık ardına kadar Gerçeklere tabut gibi örtük Bir gün böyle yadsı böyle tutsak değil Köy bizim yol bizim yolcu bizden Dost yüreği sıcaklığında bir yolculuk Uzak değil” (Rıfat Ilgaz – Uzak Değil)
Thomas Dworzak – Kars, 2012 “Beyaz, ipek gibi yağdı kar Yağdı kirpiklerine bir kızın Yağdı mavi bir nehre Saçlarıma yağdı Otobüslere Ağaçlara Evlere. İçimden okşadım onu. Kelebek adımlarını Yanımdan geçen kızın. Herhangi bir kız Hayalleri olan.” (Ataol Behramoğlu – Beyaz İpek Gibi Yağdı Kar)
Ara Güler – Haliç (Süleymaniye Camii), 1956 “Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu Uzanmış seni usulca öpmüştüm Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.” (Cemal Süreya – Güzelleme)
Hiroji Kubota – İstanbul, 1970 “Bir daha anladım denize karşı Uzandım sandala yumdum gözlerimi Yaşamak mademki bunca güzel Dövüşülür uğrunda ölünür Anladım ki hürriyet aşkı barış aşkı Yaşama sevincinden ayrı değil Günümüz bu inançla böyle taze Mavilik bu yüzden pırıl pırıl” (Oktay Rifat – Sandalda)
John Vink – Anadolu, 1971 “Dört kişi parkta çektirmişiz, Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi… Anlaşılan sonbahar Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli Yapraksız arkamızdaki ağaçlar… Babası daha ölmemiş Oktay’ın, Ben bıyıksızım, Orhan, Süleyman Efendi’yi tanımamış.” (Melih Cevdet Anday – Fotoğraf)
Richard Kalvar – Haliç, 1979 “Bir deniz kıyısında kursam kulübemi… İsterim her şeyim denizden yana olsun, Çakıl taşları, şeytan minarelerim, yosun Deniz sesi, deniz ufku, deniz meltemi… Pırıl pırıl enginlerden geçecek bir gemi. Yelkenler, kürekler, bir ömür, kayıklarla, Kulaçlamak suları, konuşmak balıklarla, Koşmak kumlarda yalınayak.” (Ziya Osman Saba – Deniz Kıyısında Kulübe)
Leonard Freed – Kulu Köyü, 1975 “Duvarları katı sabır taşından Kar altındadır varoşlar, Hasretim nazlıdır Ankara. Dumanlı havayı kurt sevsin Asfalttan yürüsün aralık, Sevmem, netameli aydır. Bir başka ama bilemem Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat Kalbim, bu zulümlü sevda, Kar altındadır.” (Ahmed Arif – Karanfil Sokağı)
Robert Capa – Haliç, 1946 “İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın Havada kaçan bulutların hışırtısı Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor Yenicami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler Hiç kımıldamıyorlar Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor.” (İlhan Berk – İstanbul’dan)
Marc Riboud – Galata Köprüsü, 1955 “Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, suya suya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz çimacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairane” (Orhan Veli Kanık – Galata Köprüsü)
Henri Cartier-Bresson – Galata Köprüsü, Süleymaniye Camii, 1964 “İstanbul deyince aklıma martı gelir. Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık, yarısı kuş. İstanbul deyince aklıma bir masal gelir, Bir varmış, bir yokmuş.” (Bedri Rahmi Eyüboğlu – İstanbul Destanı 1)