Zamanın başladığı an
Teknoloji Haberleri
Zaman nedir? Nasıl bir şeydir? Gözle görülmeyen ama varlığı da inkar edilemeyen, olaylar arasındaki fasılayı belirten, ilk ve son arasındaki aralığı anlatan bir kavram mı acaba? Yoksa fizikçilerin dedikleri gibi zaman da tıpkı mekanın en, boy ve yükseklik gibi boyutlarına yüklenmiş, ondan ayrılamayan kopamayan onsuz olmayan bir boyut mu?
Bilim insanları zamanı nehirde akan suya benzetirler. Akan nehir değil yatağındaki sudur. “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz” sözü zamanda geri dönülemeyeceğini dile getirmektedir.
Zamanı ölçmek için metodu iyi değerlendirmek gerekir. Herkes bilir ki zamanı saat gösterir. Sayı olarak sonraki zamanın öncekinden çıkarılması ne kadar süre geçtiğini belirler. Dolayısıyla, günlük hayatta zaman aşamaları birbirine göre “önce” ve “sonra” ilişkisi içinde olan bir açılımdan başka bir şey değildir.
En sık sorudan başlarsak, zamanın birimi nedir sorusunun cevabı, saattir, dakikadır ve en nihayetinde saniyedir.
Ama fizik ve kimya bakımından bakarsak, saniye aslında çok uzun bir süredir. Örneğin saniyenin milyarda birinin milyonda biri ölçüsünde bir birimi vardır ki, buna fermosaniye adı verilir. Bu saniyenin katrilyonda biri (10-15 s) anlamına gelir ki, bir atomun titreşimi 100 fermosaniyede gerçekleşir.
Bir de pikosaniye vardır ki, bir saniyenin milyarda birinin binde birine (10-12 s) denk gelir. Bu birim atom altı parçacıklardan “dip kuarkın” yaşama süresidir.
Eğer zaman aralığını biraz daha artırırsak, karşımıza nanosaniye çıkar ki, bu da saniyenin milyarda biri(10-9 s) demektir. Bir ışık demeti bu süre içerisinde sadece 30 cm yol alır.
Bir mikrosaniye saniyenin milyonda biri (10-6 ) içinde geçen zaman aralığını ifade eder ki, ışık bu kadar kısa sürede 300 m yol alır.
Sıra geldi milisaniyeye, saniyenin binde biri (10-3 s) anlamına gelir. Bilgisayardaki işlemlerin gerçekleştiği kısacık bir süre gibi değerlendirilebilir.
Bir saniyede kalbimiz yaklaşık bir kez atar. Dünya, Güneş etrafındaki yörüngesinde sadece 30 km yol alır. Güneş, Samanyolu galaksisi yörüngesinde 552 km ilerler.
Bir dakikada yeni doğan bir bebeğin beyni 2 mg büyür. Bir sivrisineğin kalbi 1000 kez çarpar. Güneşten çıkan ışınlar 8 dakikada Dünyaya ulaşır.
Saat kavramına gelince, Güneş Sistemi’nin en dış gezegeni olan Plüton’dan yansıyan ışınlar yeryüzüne 5.5 saatte gelir. Dünya, Güneş yörüngesinde 108.000 km yol alır.
Peki bir gün içinde neler olur? Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü 1 gündür.
Bir yıl: Dünya Güneş etrafındaki yörüngesini bir yılda tamamlar. Bize en yakın olan yıldızın ışığı Dünyaya 4.5 yılda gelir.
Yüz yıl: Bir asırlık zaman içinde Ay Dünyadan 4 m uzaklaşır.
Bir milyon yıl: Eğer ışık hızıyla hareket eden bir uzay aracına binip Andremodea galaksisine (Dünyaya en yakın galaksi) doğru yol alabilseydik, bu süre içinde yolun sadece dörtte birine ulaşabilirdik.
Sonuçta zamanın sonuna geldik sayılır. Bir milyar yılda, Güneş Samanyolu yıldız adasının etrafında 4 kez dolanır. Dünya 4.5 milyar yaşında iken, evren 14 milyar yaşındadır.
Peki zamanın başladığı an ne zamandır?
Gökbilimciler, Albert Eintein’ın Evren’in oluşumu hakkındaki teorisini doğrulayan çok önemli bir keşfe imza atarak, Büyük Patlama’nın ardından oluşan yerçekimsel dalgaları tespit etmeyi başardı.
Bilim dünyası, Higgs Bozonu’nun keşfedilmesinin ardından en önemli gelişmeye tanık oldu. Bicep2 teleskobunu kullanarak ‘Evren’in oluşumunda ortaya çıkan yankıları tespit etti.
Büyük Patlama’nın ardından gelen ‘Evren’in ilk genişleme sürecine ait olan dalgalara ait yankılanmalar, Einstein’ın teorilerini de doğruladı.
Einstein’ın yaklaşık 100 yıl önce öne sürdüğü Genel Görelilik Kuramı’nda, yerçekimsel dalgaların Büyük Patlama’da ortaya çıktığı ve ‘Evren’in genişlemesiyle güçlendikleri savunulmuştu. Bugüne kadar birçok kez sorgulanan görelilik kuramını doğrulayan en büyük bulgu, yıllar sonra Güney Kutbu’nda elde edildi.
Bicep2 teleskobuyla ulaşılan 13.8 milyar yıllık yankılar, aynı zamanda ‘Evren’in en eski ‘radyasyon fosillerini’ temsil ediyor. Bulgular, Büyük Patlama’da bir araya gelen temel kuvvetlerin, CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda yapılan deneylerde ortaya çıkan enerjinin 10 trilyonlarca katını temsil ettiğini gösteriyor bilgisini verdi.
Yerçekimsel dalgaları doğrudan göremeyen teleskop, Evren’in henüz 400 bin yaşında ve sadece sıcak bir plazma topu halinde olduğu dönemden Dünya’ya ulaşan ışınlardaki fotonları taradı. Uzay boşluğunda ilerledikleri süre içinde yerçekimsel dalgaların etkisiyle sıkışan ve belli yönlerde kutuplaşan ışınların ortaya koyduğu kozmik izler, 13.8 milyar yıl öncesinin fosillerine ulaşılmasını sağladı.
Yerçekimsel dalgalar, uzayda ilerledikçe sıkıştıkları için arkalarında mikrodalga boyutunda iz bırakıyor. Işın dalgaları gibi kutuplanmaları, bilim insanlarına kutuplanma sinyallerini tespit etmelerini de sağlıyor.
Bulguları çok titiz bir şekilde değerlendireceklerini belirten araştırmacılar “Sonuçlar birbirlerini tutarsa, Büyük Patlama’nın bize yerçekimsel dalgalar olarak işlenmiş, gökte ise mikrodalga izi olarak yansıyan telegrafına ulaşacağız. Gelecek yıllarda bu mesajın bize neler anlattığını daha iyi anlayacağız” dedi.
Kaynak: aljazeera,
Taşkın Tuna, Muhteşem Tasarım Ağustos 2012