Son fatura bükücü TEDAŞ’ı “ZONE”ladık
Blog & Makaleler
Bu hafta yüksek gerilimli bir yazı ile karşınızdayım. Öyle bir adamı “Zone”ladık ki vücudumuzda diklenmedik tüy, oynamadık sinir, kıpraşmadık yer kalmadı. Bu haftaki konuğumuz kim mi? Parodilerin parodisi, prizlerin efendisi, şehir ışıklarının atası ünlü Twitter fenomeni TEDAŞ. Ödenmemiş faturalarınızı saklayın zira bu adam özlü söz ve polemikten enerji üretebilen ilk ve tek Twitter fenomeni. Ödenmemiş fatura görürse fena çarpar.
Enerji sektörünün önde gelen firmalarına sorduk, Tesla’nın torununun torununa sorduk, Edisson’a soracaktık kapıdan içeri almadılar (arkasından çok atıp tutmuş), bakkalına sorduk veresiye almış 3 aydır parasını ödememiş diye cevap vermedi (sigara borcu almış başını gitmiş), biz de son çare olarak prizlere fısıldadık. Cevap geldi mi dersiniz?
Kim bu TEDAŞ?
Normalde bu kısmı kendim hikâyeleştirerek biraz da cıvık bir dille yazmaya gayret gösteriyordum ama TEDAŞ kendini o kadar güzel anlattı ki bozmaya, değiştirmeye kıyamadım. O yüzden kim bu TEDAŞ sorusunun cevabını bıraktım kendi verdi. (Söz verdiğim gibi bu bölümü sana devrettim elektriğimi kesme lütfen)
Kendi anlatımıyla:
Soğuktan elektrik üretilebilseydi şüphesiz Erzurum dünyanın enerji başkenti olurdu. Soğuk ki ne soğuk, tükürsen yere düşmeden havada donar, o derece. Havası soğuk, toprağı soğuk ama Nene Hatun, büyük ozan Aşık Sümmani ve rahmetli İbrahim Erkal gibi insanın sadece isimlerini dahi duyduğunda yüreğini ısıtan büyük şahsiyetler yetiştirmiş. Anlayacağınız üzere hem TEDAŞ’ım hem de Dadaş.
Şimdi biraz ortalık karışabilir sıkı durun. Peder bey memurdu. Bu sebeple şehirden şehre sürüklenip durduk. Dediğim gibi Erzurumluyum ama Kocaeli’de doğdum, Bitlis’te büyüdüm. Bitlis deyip geçmeyin efsane cevizi, mükemmel kebabı var. Neyse sonrasında ise ergenliğin geçirilebileceği en mükemmel yer olan Konya’ya taşındık… Şaka bir yana orayı da çok sevdim. Selçukluların başkenti, çok güzel, tarih kokan bir şehir.
Sonra Ankara’ya geldim. İş, güç uğraşıyoruz işte. Hayatı sosyal medyadan ibaret olan insanlardan değilim. Şu an TRT FM’de genç dimağlara mavra muhabbet dolu bir radyo programı yapıyorum. 28 yaşındayım ve Ankara pardon Angara gri çok gri…
TEDAŞ’A, TEDAŞ’ı sorduk
Baştan söyleyelim. Bu adam az ve öz cümleler kuruyor, sizden leb demeden Çorum’u anlamanızı istiyor. Sorulara vermiş olduğu cevaplara ekipçe kafa yorduk, 300 – 500 kez okuduk, çeşitli filologlara ve faturaloglara danıştık, düşük voltajlarda elektrik aldık ve sonunda vermiş olduğu cevaplarla ne demek istediğini anladık (ya da anladığımızı zannediyoruz). Neyse efendim yine gereksiz uzattım. Hadi başlayalım:
Şimdi, bundan sonraki kısımlarda TEDAŞ’ın cümlelerini çözümleyeceğimiz yerler olacak. Öncelikle sizden lise yıllarınıza geri dönüp, yapmış olduğumuz divan şiiri incelemelerini hatırlamalarınızı isteyeceğim. Çünkü cümleleri kelime kelime tahlil edeceğiz. Eğer sayısalcıysanız Allah yardımcınız olsun zira kendinizi kondansatör yardımı ile sözelci bir arkadaşınıza bağlayabilmeniz gerekecek. Hiçbir şey anlamadınız mı? Merak etmeyin gelecek olan ilk cümle ile ne demek istediğimi anlayacaksınız. Yine özür diliyor ve konuya daha fazla uzatmadan dalıyorum.
Kendini nasıl tanımlarsın sorusuna “Bugün patlayan şeker yiyen hacı dedenin yüz ifadesi gibiyim her zaman hayat karşısında böyle biriyim.” cevabını verdi. Cümlede hayata karşı ciddiyet ve sululuk arasında bir derece ile baktığını betimliyor aslında. Gerçi bilemiyoruz, çeşit çeşit dedeler var. Bu dede konusunu yanlış yerlere gitmeden kapasak iyi olacak. BKNZ: Açmayın dedeler
Gerçek hayatta da bu kadar mizah sahibi misin? Diye sorduğumuzda “Kelime oyunu yaparken, halay başı bir zavallının önümüze düşmesiyle mizah yapmak arasında ince bir çizgi vardır.” cevabını verdi. Sizin için cümleyi biraz daha açayım, öne çıkan birisinin rezil duruma düşürülmesi veya dalga geçilmesi ile mizah yapmak arasında ince bir çizgi var demek istemiş. Eğer o ince çizgiyi aşarsanız mizah yapmış değil insanlarla dalga geçmiş olursunuz. (Umarım öyle demek istemiştir yoksa ben yanlış anladıysam tam bir rezillik)
“Partizan değilim hiçbir siyasi parti ile işim yok, olmaz da. En sevdiğim cemaat cami cemaatidir” diye de üstüne basa basa söylüyor, ısrarla tekrarlıyor, konuya ilişkin olarak geceleri hala bana mesajlar atıyor, gecenin bir vakti arayıp aynı şeyi tekrar tekrar söylüyor. Ben ikna oldum, gerisi size kalmış. Yahu adam mizah yapmak istiyor siyaset değil. Neyse sakinim.
Asıl işin neydi diye sorduğumuzda, çaycılık ve çiğköftecilik yaptım bir zamanlar dedi. Burada bir antiparantez açmak istiyorum, TEDAŞ’la konuşurken kimi zaman şüpheye düştük, “acaba bizle dalga mı geçiyor yoksa cevaplarında ciddi mi?” diye. Bakın samimilik konusunda bir şey diyemeyeceğim ama bu adam yakaladı mı fena çarpacak cinsten. Halay başı vurma vurma yar yar yar yar… Neyse geçelim.
Siz Twitter kullanıcılarına göre TEDAŞ bir insan değil de, sigara tutan parmaklardan oluşan bir enerji katmanı olabilir. Yüzünü gören yok, neye nasıl benzediğini bilen de yok. “Hiç ifşa olmadım” diyor. Evet bunu da sorduk. TEDAŞ neden görünür değil, neden bir kimliği ve neden herkesin tanıdığı ama hiç kimsenin tanımadığı bir insan? Yüksek voltajlı bir cevap daha geliyor. Üstüne alınan alınsın, alınmayan kenara kaçılsın.
“Sosyal medyada iyi derecede hayvanlık dili konuşan ama mizahın dilini bilemeyen insanlar var. Onlara, şerefin, onurun, haysiyetin izahını yapmak için görsellikten ziyade zekâmı konuşturmam gerekir diye düşündüm.” Pardon bakar mısınız, buraya bir Thug life alabilir miyim?
TEDAŞ’ın Sosyal Medyası
Sosyal medya zor iş vesselam. Hırlısı var, hırsızı var, çeşit çeşit insan, çeşit çeşit manyak var. İnsanların beyinlerine küçük dokunuşlar yapanlar, insanlara “beyin cımcıklaması” geçirtenler başarıya ulaşıyor, geride kalanlar ise sosyal medyanın Araf’ına düşüp kendi yanlışlarında ısrar ediyor. TEDAŞ “beyin cımcıklaması” geçirtenlerden.
Aslında onun sosyal medya hikâyesi biraz ilginç şekilde ilerlemiş, daha doğrusu Twitter hikâyesi.
Arkadaşlarıyla kütüphane kurmak için Adana Tufanbeyli’ye gidiyor. Kütüphaneyi kuruyor, buraya kadar her şey normal. Yalnız bir olayın, bir hikâyenin içinde Adana geçiyorsa o hikâye normal sonlanmaz, sonlanamaz. Neyse efendim kütüphaneyi güç bela kuruyorlar. E bir kutlamayı hak ettik hadi toplanalım diye konuşurlarken TAK! Elektrikler gidiyor. “21. Yüzyıldayız ya. Ne bu mutluluk gibi aniden geliyor, aniden gidiyor elektrik” diye düşünürken, hidroelektrik santrali olan bir ilçede nasıl elektrik gider diye de hayatı sorgulamaya başlıyor. Nirvana’ya birkaç km kala Twitter’dan yetkililere sesini duyurabileceği aklına geliyor. Twitter’a giriyor bir bakıyor ki olayın muhatabı TEDAŞ’ın Twitter’la uzaktan yakından alakası yok. Ortada ne hesap var ne bir şey. Ülkede en çok malzeme çıkabilecek kurumlardan bir tanesi ve kimse bu fırsatı değerlendirememiş diye şimşekler çakıyor beyninde ve o gece mum ışıkları eşliğinde bir TEDAŞ efsanesi doğuyor.
İlk Tweeti “Elektrik ecel gibidir ne zaman geleceği belli olmaz” tarzında bir cümleymiş ve bunu ilk hesabından paylaşmış. Sonra ise ikinci hesap falan derken devam etmiş çarpmaya. Hiç bir şey yapmadan tweet atıp çıkıyormuş. Sonra “bir baktım hesap çığ gibi büyüdü” diyor. İkinci hesabından attığı tweetlere karşılık, “beyler efsane geri döndü” diye mentionlar almaya başlıyor. Bunlardan bahsederken de ekliyor: “Sosyal medya bana hep ilginç gelmiştir. İnsanların yazdığınız cümlelerden bile sizi tanıyor, bakın konu nerelerden nerelere geldi.”
“Sosyal Medya ilk etapta eğlenceydi, sonradan yavaş yavaş işe dönüştü, şimdilerde ise hem eğlenip hem de iş yapıyorum” diye belirtiyor. Twitter’da önemli bir kitlesi var ve bu kazanmış olduğu kitleyi tamamen doğallığına borçlu olduğunu söylüyor. “Doğal olmasaydım ve Rt sayıları ile yaşasaydım bugünkü durumda olmazdım” diye de ekliyor.
Diğer sosyal medya mecraları ile ilgili konuşurken, Üstüne basa basa “FACEBOOK HESABIM YOK. HEM ŞAHSİ OLARAK, HEM DE TEDAŞ OLARAK” diye tekrar etti. Bunu ısrarla belirtmesinin sebebini ise kendisi söylesin isterseniz.
Benim adımı kullanan hesaplar saçma sapan, siyasi ve akla dimağa sığmayacak paylaşımlarda bulunuyorlar. İnsanlarda ister istemez Twitter’daki TEDAŞ bunu nasıl yazar diye soruyor.
TEDAŞ’ın Twitter’da “tedaselectricas” ve Instagram’da “tedaselectrikas” olmak üzere iki sosyal medya platformu var.
Son Baktığımızda Takipçi Sayıları
Twitter: 565 bin + takipçi
Instagram: 239 bin + takipçi
Haziran 2015 tarihinden beri 4.400’ün üzerinde Tweet atan @tedaselectricas Twitter’da düzenli olarak her gün paylaşımlarda bulunuyor. Tweetleri çoğunlukla video ve fotoğraf ağırlıklı. Arada kendi iç dünyasındaki çalkantıları ve duygularını içeren Tweetlerini de takipçileri ile paylaşıyor. Tweetlerinin RT ve FAV oranı ortalamanın baya bir üstünde. İçeriğe göre 50 binleri dahi bulabilen FAV oranlarına çıkabiliyor. Kendisinin de belirttiği gibi doğal ve samimi olmaya özen gösteriyor. RT ve FAV kaygısı yok. Bir parodi hesap olan TEDAŞ’ın Twitter’dan takip ettiği tek kullanıcı ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak.
Kesintilerimiz İslâmî usullere göre yapılmaktadır.
Teşekkürler Alo186
— TEDAŞ (@tedaselectricas) April 26, 2016
İlk Instagram gönderisini 15 Nisan 2016’da atmış olan TEDAŞ’ın Instagram’da 800’e yakın görseli bulunuyor. Instagram gönderileri genellikle kendi Tweetlerinden aldığı ekran görüntülerinden oluşuyor ve ortalama 6-7 bin beğeni alıyor.
TEDAŞ’a göre Fenomen:
Hesabının kendisini değil, kendisinin hesabını yöneten kişidir Fenomen. Mavi tik için netice yırtmayandır.
Kaliteli Tweetler için TEDAŞ’tan tüyolar
Oksijeni sadece yaşamak için değil arada beyniniz için de çekin, kendiniz gibi olun, tren yapmayın
Burada bir çip’lik var (Sansürlü versiyon)
Bir gün dolmuşta giderken iki sevgili önüne oturuyor. TEDAŞ’ın atmış olduğu ve gündem olan Tweetlere bakıp bir yandan gülüyor bir yandan kim bu “çip” falan diyorlar. TEDAŞ tam arkalarında haberleri yok tabi. “O an çok garip hissettim” diyor TEDAŞ. “Yapmış olduğum yolculuk boyunca ‘TEDAŞ benim, çip değilim la ben, değilim oğlum’ diyemedim” diye de ekliyor gülerek.
Siz siz olun TEDAŞ’ın arkasından sallayacağınız zaman dikkatli olun. Belki az önce önünüzden geçen adam, belki “şuradan bir kişi uzatabilir misiniz?” diye omzunu delmeye çalıştığınız vatandaş belki de elektrik faturasını ödemeye gittiğinizde kuyruktaki mağrur bakışlı elemandır TEDAŞ. Belli mi olur? Prizlerin kulağı var sonuçta.
TEDAŞ’tan herkese son bir mesaj
Hepimiz ölecek yaştayız, şu geçici dünyada birbirimizi kırıp gönülleri karanlığa boğmaya gerek yok.
Bu arada herkes faturasını ödesin.
TEDAŞ’a teşekkür ediyor ve bu keyifli sohbeti sonlandırıyorum. Bir sonraki Fenomen yazısında görüşmek dileğiyle, herkese iyi hafta sonları (Ya da yazıyı ne zaman okuyorsanız ona göre bir şeyler).