Hep Birlikte Evrene Olumlu Mesaj Gönderiyoruz
Blog & Makaleler
Hayat bazen bizim için çekilmez hale gelebilir.
Her şeyin üstünüze geldiğini sorunların çığ gibi büyüdüğünü düşünebilirsiniz. Hatta bu duygu durumu bazen o kadar yoğunlaşır ki bir süre sonra insan yaşadığı olumsuzluğun ardından hangisinin geleceğini düşünmeye başlar.
Peki ya tüm bu olumsuzlukları aslında biz davet ediyorsak?
Nasıl mı? Sürekli olumsuz şeyleri anıp çağırarak. Hani şu meşhur evrene olumlu mesaj gönderme meselesi.
Olumlu düşün ki olumlu şeyler seni bulsun fikri ilk başta klişe gibi gelse de pozitif düşüncenin fiziksel ve zihinsel yararları, birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmış durumda. Biz farkında olmasak da beynimiz pür dikkat dilimizden çıkan şeylere odaklanıyor. Mesela baktı ki bir güne mutsuz, olumsuz düşüncelerle başladınız kesiyor serotonini ve o gün gerçekten sizin için pek de parlak olmuyor. Ama güne olumlu düşüncelerle başladığınız zaman bunun sinyalini alan beyin hemen harekete geçiyor. Sürekli ifade edilen olumlu düşünce, beyin nöronlarına daha fazla engram yani iz bırakıyor ve serotoninin vücudunuzdaki serüveni başlıyor. Otomatik olarak kendinizi daha mutlu hissediyorsunuz.
Bu durum olumlu enerjinin vücudumuzda kendini var etmesi sonucu olanlar. Peki ya hayatımıza pozitif ya da negatif enerjiyi nasıl çekiyoruz?
Burada kilit nokta kullandığımız kelimeler. Bunu bir ses dalgası gibi düşleyin. Nasıl ki ses bir duvara çarpıp size geri geliyorsa, düşüncelerinizin de size bir şekilde geri dönüşü var. Sürekli tekrar ettiğimiz olumsuz kelimeler biz farkına varmadan bilinçaltımıza zerkediliyor aslında. Mesela girişeceğiniz bir iş karşısında sürekli bu çok zor nasıl baş edeceğim diye yakınıyorsanız, beyniniz o işin zor olduğuna odaklandığı için yapabileceğiniz bir şeyi bile beceremeyebiliyorsunuz. Sonra da tabi neden hiçbir şeyi beceremiyorum, neden her şey aksi yakınmaları geliyor. Bilinçaltı öyle bir şey ki siz fark etmeden duyduğunuz, gördüğünüz her şeyi anında kayıt altına alıyor. Ve bunlar bir anda gerçeğe dönüşerek karşımıza dikiliyor.
Siz bir şeyin olumsuz yanını görüp de ona odaklandığınızda artık tek gerçek o düşündüğünüz olumsuzluklar oluyor. Donacağına inandığı için ölen adamın hikayesini hiç duydunuz mu?
Olay 1950’li yıllarda bir İngiliz şilebinde yaşanır. Gemi, limanda yükünü boşalttığı anda bir denizci soğuk hava deposunda kilitli kalır. Mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, ama sesini duyuramaz. Çakısıyla kapıyı açmaya çalışır ama nafile. O sırada boş şilep yeni yükünü almak üzere çoktan yola çıkmıştır. Denizci bir süre oradaki yiyeceklerle karnını doyurur. Elinde bulunan çakıyla da deponun duvarlarına ölüm seyrini yazar. Yavaş yavaş tüm vücudunun nasıl buz kestiğini, uzuvlarının nasıl hissizleştiğini depo duvarlarında ölümsüzleştirir. Şilep, nihai durağına vardığında depoya girenler cesetle karşılaşır. Denizcinin naaşını ve duvarlara kazıdıklarını görenler büyük bir şaşkınlık yaşar. Çünkü soğuk hava deposunun ısısı 18 derecedir. Yani o denizciyi öldüren eksi dereceler değil, yüreğindeki donarak ölme korkusu olmuştur.
Ezcümle her şeyin temelinde olumlu düşünmek, pozitif düşüncelere odaklanmak ve sağlam bir psikoloji yatıyor. Hele ki etrafımızı olumsuz haberlerin sardığı şöyle bir dönemde. Uzmanlar tüm dünyanın mücadele ettiği koronavirüsü yenmenin de öncelikle pozitif düşünmekle başladığını vurguluyor. Çünkü hasta olmak ya da o hastalıktan hayatını kaybetme kaygısı virüsten çok daha fazla etkisi altına alıyor insanı.
Şimdi hep birlikte güzel şeyler düşünelim. Hemen şu anda, videoyu izlerken sağlıklı güzel günlerin bizleri beklediğine tüm kalbimizle inanalım. Aynı anda hepimiz pozitif enerjimizi evrene gönderelim. Evrenin sahibi mutlaka o enerjinin karşılığını bize bahşedecektir. Dünyadaki tüm güzellikleri şartsız koşulsuz bahşettiği gibi…