Dünyayı Değiştirecek 10 İcat
Genel Bilgi ve Haberler
Daha güzel yarınları mümkün kılabilecek teknoloji devrimleri; Dünyayı Değiştirecek 10 İcat.
3B Baskılı Binalar
3B basılmış oyuncaklar ve aletler bir harika ama koca bir binayı bu şekilde basmak çok daha iyi ve MIT’den bir ekibin hedefi de tam olarak bu. Kullandıkları robotik sistem, raylar üzerine monte edilmiş büyük, endüstriyel bir robot kola sahip. Kolun ucundaki nozül, beton ya da sprey halde Yapay Zeka malzemesi dökmek için kullanılabiliyor ve böylece zaman içinde bir yapıyı inşa edebiliyor. Ekip, testlerde içi beton dolgulu poliüretan köpük kalıplardan oluşan, 15 metre genişlikte ve 3,7 metre yükseklikteki bir kubbeyi 14 saatte inşa edebildi. Bu makinelerin o bölgedeki çevresel verileri dikkate alarak en optimal binaları dikmesi planlanıyor. Proje daha emekleme aşamasında olsa da ileride bir gün 3B yazıcıdan çıkmış evinizde oturabilirsiniz.
Yapay Zeka
Gelecek dendi mi akla ilk gelen şeylerden biri yapay zeka (YZ). Fakat YZ bugün bile farkında olmadığınız biçimlerde hayatımızı değiştiriyor, örneğin şiddeti önlüyor ve uçaklarımızı uçuruyor. Sürücüsüz otomobiller manşetlerden inmiyor olabilir ama Haziran 2017’de Boeing çok az insan müdahalesiyle havalanabilen, uçan ve inebilen özerk bir uçağı test etti. Kamuoyunun kendi kendine uçan uçaklara güvenip güvenmeyeceği ayrı konu ama halk otomatik pilot teknolojisini zaten kanıksamış olduğundan işin ucunun nereye varacağını birlikte göreceğiz. ShotSpotter adlı bir firmaysa akustik algılayıcılar kullanarak, suç işlenirken ya da silahlı çatışma sırasında ateşli silahların yerini saptıyor. Makine öğrenimi sesin silahtan gelip gelmediğini doğruluyor, sonra kaç farklı silah kullanıldığını sayıp polise neye hazırlıklı olması gerektiğini söylüyor.
Küresel İnternet Erişimi
İnternete dünyanın her yanından erişebilseydiniz nasıl olurdu? Google’ın gizli bölümü olan X tarafından geliştirilen Project Loon (Balon Projesi) bir küresel ağ oluşturmayı hedefliyor. Plan, 20 km’ye çıkabilen yüksek irtifa balonlarıyla yere Wi-Fi aktarımı yapmak ve dünyanın şu anda internet erişimi olmayan bölgelerini de internete kavuşturmak. Helyumla dolu bu balonlar yaklaşık 15 metre genişlikte. Altlarındaysa Wi-Fi sinyalinin yere iletilmesini sağlayan küçük birer kutu var. Güneş enerjisiyle çalışan balonlar 200 gün havada kalabiliyor. Hizmetin ne zaman devreye gireceği belirsiz olsa da, bir patent anlaşmazlığı yüzünden uzayacağı düşünülüyor. Google ilk başta yüzlerce balon yapmayı düşünüyordu ama artık makine öğrenimiyle balonları belli noktalara yönlendirerek, sadece birkaç düzine balonla sistemi devreye sokabileceğini söylüyor.
Tozlaşma Dronları
Black Mirror dizisinden fırlamış gibi gelebilir ama araştırmacılar böcek boyutunda dronları arıların yerine çiçeklerde tozlaşmayı sağlamak için kullanmaya başladılar.
Amaç arıların yerini almak değil, tarıma talep arttıkça onları desteklemek. Japonya’daki Ulusal İleri Endüstriyel Bilimler ve Teknoloji Enstitüsü’nün (AIST) tanıttığı dronlar, özel bir iyonik jel ile polenleri topluyor. Ekip, bir arının tüylü gövdesindekine benzer, at kılından yapılmış fırçalar taşıyan dronları bu jele bulayıp uçurdu. Japon zambakları üstünde yapılan testlerde dronların tohum üretimini başarıyla sağladığı görüldü.
Araştırmaların önünde daha çok yol var ama potansiyel faydalar gün gibi ortada. Arı sayısındaki azalışa sırt çevirmemeliyiz ama bu araştırma, ihtiyaç duyuldukça arılara destek çıkabilir.
Süper Piller
Pil teknolojisindeki bir dizi devrim, daha uzun ömürlü, daha hızlı şarj olan pillerin önünü açabilir. Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü KAIST’ten bir grup bilim insanı, “moleküler makara” ile pillerin ömrünü artırmak için yepyeni bir fikir buldu. Bunlar silikonla pilin anodunu yerinde tutuyor ve yüzlerce şarj döngüsünden sonra bile % 98 verimli çalışmasını sağlıyor. Samsung da 2015’te bir telefonu birkaç dakikada şarj edebilen yepyeni bir hızlı teknolojisi duyurmuştu. Bu sonucu elde etmek için firma, sentezlenmiş organik molekülleri pillerde kullandı. Bu sayede iyonlar bu pillerde daha hızlı hareket etti ve daha hızlı şarj sağladı. Eğer sizin için kapasite önemliyse o konuda da gelişmeler var. Kısa bir süre önce Orta Florida Üniversitesinden (UCF) bilim insanları, süper kondansatör pil prototipini tanımladılar. Bir atom genişlikteki metallerin nanotellerle sarıldığı bu prototipte depolama kapasitesi çok artıyor.
Geleceğin Dünyası
Hava kirliliği tüm dünyadaki kentlerde birçok insanın hayatını tehdit eden önemli bir mesele. Fakat havayı arıtabilen bazı yenilikçi teknolojiler geliştiriliyor.
Bunlardan biri Milan’daki Dikey Orman projesi. Bu iki konut yapısı 20.000 ağaç ve bitki barındırıyor ve her yıl yaklaşık 20.00o kilogram karbondioksit emip oksijene dönüştürüyor. binaların ısınmasını engelleyip trafiğin yol açtığı toz parçacıklarını süzüyor. Ağaç uzmanları binaların yüzeyine tırmanarak bitkileri ve ağaçları sulayıp bakımını yapıyor. Çin’de (Liuzhou Orman Şehri), Kanada’da ve başka yerlerde de benzer projeler yapıldı. Kirlilik sorununu kaynağında, emisyonları azaltarak durdurmak daha iyi olsa da en azından böyle bir çözüm alternatifi var.
Biyoçözünür Plastikler
Plastik atıklar büyük bir sorun çünkü çöplüklerde çözünmesi yüzlerce yıl sürüyor. Biyoçözünür plastikler ise hayat kurtarıcı olabilir. Çok daha kısa sürede çözünen materyaller sayesinde çöp problemi büyük oranda ortadan kalkabilir. Araştırmacılar, karides kabuğunda bulunan bir maddeden bir biyoplastik geliştirdiler. Kitosan adlı bu madde, karides kabuğuna sertlik veren kitin polimerinin bir türü ve Dünya’nın en yaygın ikinci organik materyali olduğundan arz sıkıntısı yok. Sadece haftalar içinde çözünerek geriye bitki gelişimini destekleyen besinler bırakıyor. Bir diğer fikir de Güney Amerika’da yetişen tapyoka bitkisinin nişastasından naylon torba ve başka nesneler üreten Endonezyalı Avani firmasına ait. Ortaya çıkan biyoplastik tümüyle biyoçözünür ve komposta dönüştürülebilir nitelikte. Normal naylon torbadan gözle ayırt edilemeyen bu ürünler belki de alışverişin geleceği.
Güneş Gücü
Güneş gücü giderek yaygınlaşsa da, güneş hücrelerinin verimsizliği problemi devam ediyor çünkü bunlar gelen güneş ışığının yalnızca % 32’sini elektriğe dönüştürebiliyor. Ancak sıcak güneş hücreleri verimi ikiye katlayarak bu durumu değiştirebilir. Fikir yalnızca ışığı değil, ısıyı da emmek. Termofotovoltaik denen bileşenler bir süredir zaten mevcuttu ama Massachusetts Teknoloji Enstitüsünden (MIT) bir ekip 2016’da bunların verimini artırmanın yolunu buldu. Gelen ışığın tayfını, önce ısıya sonra tekrar ışığa dönüştürerek güneş hücresi için daha yararlı hale getirdiler. Bu, standart güneş hücresinden daha fazla enerji özümseyebilen ilk tasarım Teknolojinin kullanılmasına hala on yıl var ama potansiyel faydası akıl almaz.
Susuz Tuvaletler
Kulağa pek hoş gelmeyebilir ama bu tuvaletler tüm dünyada sağlık konusunda bir çığır açabilir.
Dünyada 2,4 milyardan fazla insanın akan temiz suya erişimi yok ve her yıl 1.5 milyon çocuk, dışkıyla kirlenmiş su ve yiyecek tükettiği için ölüyor.
Bill ve Melinda Gates Vakfı, 2012’de bu durumu değiştirmek için yola çıktı ve susuz tuvalet geliştiren ekiplere para desteği sağladı. Bunlardan biri de İngiltere’deki Cranfield Üniversitesinin geliştirdiği, büyük aşama kat eden Nano Membran tuvalet projesi. Nanoteknoloji kullanan tuvalet, insan atıklarını doğrudan suya veya küle çeviriyor. İdrardaki suyu bir membran odasından kaldıran alet, dışkıyı da yakıp kül ediyor. Ekip birçok kişinin hayatını değiştirebilecek bu fikri sahada test etmeyi umuyor.
Sivrisinek Kapanı
Hastalıkları daha yayılmadan durdurabilsek nasıl olurdu? Microsoft’un, Zika virüsü gibi salgınların sayısız yaşamı söndürmesini engellemek için geliştirdiği Project Premonition (Önsezi Projesi) bu amaca hizmet ediyor.
Sivrisinekler saha biyologları gibi kullanılıyor ve aktif noktalarda özel tuzaklarla yakalanıp incelenerek virüs taşıyıp taşımadıkları, taşıyorlarsa hangilerini taşıdıkları araştırılıyor. Ekip bu aktif noktaları dron kullanarak belirlemeyi planlıyor.
Kapanların kızılötesi lazer ışınlarıyla donatılmış akıllı bölmeleri var. Sivrisineğin kanat çırpması saptanınca bölme otomatikman kapanarak sivrisineği sonra incelenmek üzere hapsediyor. Sonra bir algoritma sineği tarayarak türünü belirliyor, günün saatini, ışık miktarını da belirleyip verileri araştırmacılara iletiyor. Bunun salgınları daha yayılmadan sona erdirmesi umuluyor.