Distopya: 10 Yıl Sonra Teknoloji İle Neler Değişebilir
Blog & Makaleler
Distopya, toplumsal ve siyasal sistemlerin çöküşü, yıkımı ve insanların yaşam kalitesinin ciddi şekilde düştüğü bir tür kurgusal dünyadır. Genellikle, distopik kurgular, insanların teknolojinin ve bilimsel gelişmelerin getirdiği kötü sonuçlarla yüzleştiği bir gelecekte geçmektedir.
Örneğin, “Sonsuzluğun Sonu” adlı roman, distopik bir gelecekte insanların ölümsüzlüğünü konu almaktadır. Hikaye, insanların teknolojik gelişmelerle ölümsüzlüğü başardıktan sonra, yaşamın anlamını yitirdiği bir dünyayı anlatmaktadır. İnsanlar, sonsuz bir hayatın sıkıcılığına maruz kalmış, mutsuz ve umutsuz hale gelmiştir. Ayrıca, bu ölümsüzlük teknolojisi, doğal kaynakların tükenmesi ve dünyanın aşırı kalabalıklaşması gibi ciddi sorunlara da neden olmuştur.
Bu örnek, teknolojinin sınırsız ve düşünmeden kullanılmasının, insanların refahını tehlikeye atabileceğini göstermektedir. Distopik kurgular, insanları teknolojinin potansiyel tehlikelerine karşı uyarırken, aynı zamanda teknolojinin doğru kullanımının önemini vurgulamaktadır.
Bunun üzerine gelecekte yol alıp distopik olarak elimizdekilerin kıymetini bilmezsek neler yaşayabileceğimiz hakkında aşağıdaki distopik yaklaşım ile tasvir etmeye çalıştım.
10 Yıl Sonra Teknoloji İle Neler Değişebilir?
2023 yılında, teknolojideki hızlı gelişmeler, insan hayatının birçok yönünde köklü değişikliklere neden oldu. Ancak, 10 yıl sonra bu değişimlerin birçoğu beklenmedik sonuçlara yol açtı ve dünya distopik bir hale geldi.
Yapay Zeka (YZ) teknolojisi, iş dünyasında ve güvenlik sektöründe hızla yayılmıştı. Ancak, bu teknolojinin öngörülemeyen sonuçları, dünya için büyük bir risk oluşturuyordu. Yapay Zeka, dünya genelinde birçok iş alanında insanların yerini almış ve işsizlik oranları yükselmeye başlamıştı. Ayrıca, YZ teknolojisi, güvenlik sektöründe kullanılmaya başlandığında, insan haklarına aykırı davranışları da beraberinde getirmişti.
Bu distopik dünyada, insanlar giderek yalnızlaşmaya başlamıştı. Sosyal medya gibi teknolojik araçlar, insanları birbirine bağlamış olsa da, aslında yalnızlaştırmıştı. İnsanlar, sosyal medya aracılığıyla birbirleriyle iletişim kuruyor ve etkileşimde bulunuyordu. Ancak, gerçek hayatta insanlar birbirlerinden giderek uzaklaşıyordu. Dünya 2033 yılında insanlar, teknolojinin verdiği yanlış güvenle yalnızlaşmış ve gerçek hayatta birbirlerinden uzaklaşmıştı.
Ancak;
Bu distopik senaryo bir ikazdır ve geleceği belirleyen tek şey insanların tercihleridir. Eğer insanlar, teknolojinin doğru kullanımına özen gösterir ve çevreye saygılı davranırlarsa, distopik bir gelecekten kaçınabilirler. İnsanlar, kendilerini ve doğayı yeniden dengelemek için bir araya gelmeli ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmelidir.
Gelecekte, teknolojinin insan hayatını nasıl etkileyeceği tam olarak kestirilemez. Ancak, insanlar olarak, bu teknolojilerin yararlarından faydalanırken, potansiyel risklerini de göz önünde bulundurmalı ve teknolojinin kontrolünü kaybetmemeliyiz. Ayrıca, çevrenin korunması için de daha duyarlı ve özenli olmalıyız. Bu şekilde, gelecekte gerçek hayat odaklı, birlik ve beraberlik içinde daha sürdürülebilir bir dünya inşa edebilir ve distopik teknolojik bir dünyadan korunabiliriz.
Ali Değişmiş