Bir Mühendis Gözüyle Yeni Türkiye
Blog & Makaleler
Bugüne kadar yazılan tarihi okuduk. İstanbul fethedilirken Ulubatlı Hasan’la, Fatih Sultan Mehmet Han’la birlikte olmayı hayal ettik. Kazım Karabekir Paşa’nın Doğu Ordusunda bir nefer olarak askerlik görevimizi ifa ederken şehadet şerbetinden içebilir miydik diye ? Kendimize sorduk. Şimdi tam da böyle zamanların içinden geçiyoruz. Âdeta tarihe yetiştik ve birlikte yol alıyoruz.
Şimdi, ne iş yapıyorsak yapalım, Yeni Türkiye için çalışma zamanı. Geçmişimize ve değerlerimize sahip çıkarak, onları dünya sahnesinde yüceltmek için, değişimin ışık hızında gerçekleştiği bir zamanda bırak geride kalmayı, en önde olmak için çalışma zamanı. Şimdi Çanakkale’de kül edilmeye çalışılan YÜCE TÜRK MİLLETİi’nin, yeniden doğma zamanı. Gökhanların, Binnurların, Mehtapların, Savaşların, Korhanların, Alilerin, Ruhanların, Yaşarların, Hasanların, Akiflerin, Yusufların, yeniden yeşerdiğini gördüğümüz ve yeniden bir orman olacağımız güne ermenin ümidini taşıdığımız güzel yurdumu, daha müreffeh bir Türkiye’ye kavuşturacak, yeni TÜRK çağına erdirecek Yusuflara, Göktürklere, Gökçelere, Göktuğlara, Kuzeylere, Fatmalara, Özgelere, Buğralara, Oğuzhanlara, Ertuğrullara, Ahmetlere, Mertlere, Ardalara, Baranlara, Berfinlere, Poyrazlara, Adalara, Zeyneplere daha az hatayla teslim edebilmesi için çalışma zamanıdır.
Çanakkale Şehitlik ziyaretlerimin birinde, şehitlik anıtının bulunduğu bölgeye vardığımızda, rehberimiz, şehitlik anıtının inşa süresinin geçmişiyle ilgili bilgi verirken anıtın 1944 yılında düzenlenen bir yarışma neticesinde kazanan mimarların projesi olduğunu, yarışmayı kazanan projenin aslının bu olmadığını, orijinal çizimde, anıtın tepesine konumlandırılmış bir Mehmetçik figürünün de olduğunu, bölgenin çok rüzgar almasından dolayı, Türk Mühendislerin bu figürü anıtın tepesinde konumlandıramadıklarını, yapının statiğinin buna imkan vermediğini ve bir mühendislik hatası olduğunu söyleyince. Her zaman olduğu gibi en alıngan halimle rehbere bu anlattıklarını belgeleyip belgelemeyeceğini sordum. O da yapının mimarlarından Doğan Bey’in (2018 yılında hakkın rahmetine kavuştu) hala yaşadığını ve kendisinden bu bilgileri edindiğini ve bunun belgelerinin kendisinden alabileceğini söyledi. Ben de kendisine bir mühendislik hatası varsa, bu hatayı düzeltmekte bizlere düşeceğini söyleyerek kendisinin iletişim bilgilerini aldım. Ankara’ya gittiğimde lütfen bu belgeleri bana ulaştırın. Hatanın düzeltilmesi için kapı kapı gezeceğimi, elimden ne geliyorsa yapacağımı söyledim. Ankara’ya döndüğümde kendisini defalarca aramama rağmen istenilen belgeler tarafıma ulaştırılamadı. Ben de bu durumu anlatan bir dilekçeyle ilgili Kuruma başvurdum. Dilekçemde; rehberin ismini vermeden anlatılanın doğru olup olmadığını sordum. Kurumun yöneticisi tarafından telefonla aranarak, dilekçemde belirtiğim hususların doğru olmadığı, rehber arkadaşın farklı amaçlar için yalan söylemiş olabileceği bilgisi benimle paylaşıldı. Ben de her zaman içimde bir şüphe kalarak bana verilen bilgini doğru olduğunu kabullendim.
Yine heyecanlandım. Ve kendimi tutamadım. Geçmişten gelen bir girizgahla huzurunuzdayım. Devlet yeniden organize oluyor. Ülke yöneticilerimiz artık kısa, orta ve uzun vadeli hedefler koyarak tam bir proje yöneticisi gibi çalışıyor. Mükerrer birimler, mükerrer işler, aynı iş için birden fazla kurulan altyapılar sadeleştirmek üzere adımlar atılıyor.
Bu adımlar atılırken hiçbir zaman teknoloji göz ardı edilmiyor. Devlet daha öz güvenli hareket ediyor ve ürettiği silahı gizlemiyor. Tanıtıyor. Atalarının hayali olan projeleri gerçekleştiriyor. Geçmişte yapılan hataları eleştirmeden hataları düzeltmeye çalışıyor. Bilişimi bir eğlence aracı değil, her sektörün altyapısını oluşturan omurga bileşen olarak görüyor.
2N, 3N, 4.5N çalışmalarında elde edilen tecrübeyle 5N için treni kaçırmadan hızla giden trene atlayarak, kendi ürettiği donanım ve yazılımlarla 5N fırsatıyla kendi ürettiği altyapıyı kullanan Ülke olmak istiyor.
TÜRKSAT 2A, 3A, 4A, 5A’da elde edilen tecrübeyle kendi uydumuz olan TÜRKSAT 6A’yı devreye almak üzere büyük adımlar atıyor.
ULAK baz istasyonuyla, yıllarca bu alanda geliştirmeler yapan küresel firmalarla aynı projelerde boy gösteriyor. Küresel firmaların yer aldığı tablolarda birinciyi zorlayan değerlerle çok dikkat çekiyor. Tüm bunları birkaç yıl gibi çok kısa sürede gerçekleştiriyor. (Teşekkürler ULAK)
ASELSAN A.Ş. ile dünya pazarında spektrum analiz cihazı üreticilerine rakip olacak kalitede donanım ve yazılımlar geliştiriyor. (Teşekkürler ASELSAN)
Milli işlemci geliştirme çalışmaları ivme kazanıyor.
Tüm bunlar olurken geçmişte atılan büyük adımların neticelerini hala alamadığımız da oluyor. Örneğin Kamu’nun tüm verisini barındıracak, veri merkezi özelinde kamuya ciddi tasarruf sağlayacak Ulusal Entegre Veri Merkezi çalışmalarının henüz neticelenmediğini görüyoruz.
Bu çalışmanın tamamlanmasıyla kamu sistemlerinde üretilen “Big Data” nın daha rahat işlenebileceği, işlenen bu veri üzerinden elde edilen bilgilerin kamu yatırımları ve kamu yararı süreçlerine ciddi destek olacağını, üst iradenin çok daha rahat karar vereceği raporların üretilebileceği değerlendiriyoruz. “Big data” analizi çalışmalarının sadece kamuda değil özel sektörde de ivme kazanmanın, Türkiye’nin gelişim eğrisini ivmelendireceği konusunda şüphemiz bulunmamaktadır. Ülkemizde her türlü akıllı yazılımı geliştirecek insan kaynağı mevcuttur.
Örneğin; cep telefonu sinyalinden saatte 80 km hızla gittiğini tespit ettiğiniz bir aracın Anadolu (Tandoğan) Meydanına ne zaman varabileceğini bulup, tüm araçlar için bu durumu hesaplattırıp, buradan elde edilen bilgiyi Anadolu Meydanı’nda bulunan trafik ışık sinyalizasyon sistemine girdi olarak sunup, çok daha akıllı bir trafik yönetimi gerçekleştirebiliriz.
Ama bunu başarabilmemiz için Mobil elektronik haberleşme işletmeci verilerinin, büyükşehir belediyesi kullanımına açılması, bu duruma düzenleyici kurumun müsaade etmesi ve tüm bu bilgileri de yazılımı geliştirecek yazılım firmasıyla paylaşılması gerekmektedir.
İşte tam da burada özgüvenli olmalıyız diyoruz. Kişisel bilgi içermeyen, anonimleştirildiğine emin olduğumuz bu ve bunun gibi tüm veriler, veriyi üreten ve o verinin sahibi olan kurum ve kuruluşların dışında da kullanımına açmalıdır. Âmâ tüm bunları yaparken illa da güvenlik, illa da mahremiyet, illa da özgüvenli olmalıyız.
Doğru ya da yalan bilmiyorum, hadi gelin hep birlikte uluslararası ticaretin aktığı, Rusun, Amerikalının, İngilizin, Almanın gemilerinin geçtiği, Çanakkale Şehitlik anıtı tepesine o MEHMET anıtını dikelim. Hadi gelin bölgenin süper gücü olan yeni Türkiye’ye her alanda katkı sağlamak isteyen her düşünceden insanın önünü açalım. Hadi zor geçecek şu ilk on yıl için birbirimize köstek değil, destek olalım. Hadi gelin makamlarımızı ve statülerimizi aşan hedeflerimiz için hep birlikte BÜYÜK TÜRKİYE olalım.
Bilişim Uzmanı Mustafa DEMİREL